top of page

Kralın yeni gözdesi: Rolex Land-Dweller

İsviçre saatçiliğinin ve dünya saat piyasasının belki en iyisi değil ama iyisiyle kötüsüyle tartışmasız piyasanın kralı: Rolex


Rolex, dün yani 1 Nisan Pazartesi günü, 2025 lansmanını gerçekleştirdi ve yeni modellerini, diğer yeniliklerini dünyaya tanıttı.


Beni yakînen tanıyan pekçok kişinin bildiği üzere ben -daha amatör de olsam- büyük bir saat ve mücevher meraklısıyım. Dün akşam Rolex'in yeni modellerini inceledikten sonra kendimi bu konuda yazmaktan alıkoyamadım ve kaleme sarıldım.


Saatçilik açısından dünyada 2024 yılı, "kadran"ların ve asimetrik saatlerin yılı olmuştu. Özellikle asimetrik saatler arasında "Cartier Crash" çok dikkat çekmişti. Fransız kuyumcu Louis-François Cartier'in iki asır evvel kurduğu firma, son yüz küsur senedir saat de üretiyor ve etkileyici tasarımlar ortaya koyduğunu söylememek de elde değil. Cartier, "Crash" modelini ilk defa 2013'te tanıtmış; önce çok dikkat çekmiş sonrasında pek ilgi görmemişti. Ancak son birkaç yılda "Crash" benzeri yamuk yumuk "asimetrik saatler" moda hâline geldi ve 2024 de bunların patlama senesi oldu.


Geçen sene kadranları ile öne çıkan saatlerin en meşhurlarından biri ise bence şüphesiz Tudor'un Black Bay Chrono modelinin "Pink" olarak geçen pembe kadranlı versiyonu idi. Tudor, 1926 yılında Rolex'in kurucusu Hans Wilsdorf tarafından kurulmuştu. İlk zamanlar firmanın amacı Rolex almaya parası yetmeyenlerin nispeten daha mâkul fiyatlara benzer tasarımlara sahip olabilmelerini sağlamak iken şuan Rolex'ten daha bağımsız özgün saatler de ürettiğini söylemek mümkün. Firma, bugün hâlen aynı Rolex gibi Hans Wilsdorf Vakfı altında faaliyet göstermektedir.


Bahsettiğim gibi geçen sene alışık olmadığımız renklere sahip kadranların yılı olmuştu. Bu sene de Rolex, göz alıcı bezeller ve marjinal kadran tasarımları ile öne çıktı. Dünkü lansmanda da bunu gördük. Fakat bu biraz eleştiri konusu olacak gibi geliyor. Mâlum Rolex için zaten birkaç senedir yapılan eleştiri bu yönde.


"İşte efendim, biraz mekanizmayı geliştiriyor, mevcut modellere birkaç farklı kadran seçeneği ve belki farklı bilezik ekliyor; hiç yenilik yapmıyor, yeni tasarımlar ortaya koymuyor." birkaç yıldır olan Rolex eleştirilerinin özeti.


Ben bu eleştirilere azıcık hak vermekle beraber o kadar da haklı bulmuyorum. Çünkü zaten Rolex'in böyle bir derdi yok. Firmanın bu yönde açıklamaları, "daima yenilik" nevi'inden bir sloganı bulunmuyor. Açıkçası ihtiyaç duyduğu da söylenemez çünkü yukarıda da dediğim gibi Hans Wilsdorf Vakfı altında faaliyet gösteriyor. Her fırsatta "kâr amacı gütmeyen" bir firma olduğunu kârının neredeyse tamamını vakıf aracılığıyla hayır kuruluşlarına aktardığını söylüyor. Halka açık hissesi veya başka büyük hissedarları olmadığından kimseye hesap verme, her sene bir öncekine göre daha yüksek kârlılık açıklamak gibi bir kaygısı da yok. Ki buna rağmen %30 küsurlük pazar payı ve analistlerin tahminlerine göre (yukarıda belirttiğim sebeplerden bu tür verileri açıklamıyor) 10 milyar İsviçre Frangının üzerindeki geliri ile hâlâ lider konumunda.


Markanın lüks yönetim stratejisi ile doğrudan ilgili olan ve herkesin dilindeki satın alım sıraları ise cabası.


Markanın tek büyük amacı yüz küsür yılda kurdukları lüks imajını ve bir "statü sembolü" olma niteliğini korumak. Hatta bu yüzdendir ki marka; çok sıra olmasına rağmen üretimi artırmıyor veya popüler sporlara sponsor olmuyor. Daha çok alt tabakaların teşkil ettiği kitlelere hitap eden futbol gibi sporlardansa motor sporları, golf, tenis gibi "elit" ve ulaşılması zor sporları tercih ediyor.


Bu kısa özetten sonra gelelim Rolex'in yeni model ve yeniliklerine.


Benim en dikkatimi çeken, Perpetual 1908 modelinin yeni bilezikleri oldu. Bu modelde artık 18 ayar altın ve platin bilezik seçenekleri de mevcut. Önceden sadece deri kayışlarla sunulan Perpetual 1908'in, artık değerli metal bileziklerle daha lüks ve sofistike bir görünüm kazandığı söylenebilir. Bu güncelleme, modelin klasik tasarımını korurken, kullanıcılarına daha fazla seçenek sunmuş oldu. Benim de daha evvel içimden, keşke metal bilezik çeşitleri olsa diye geçirdiğim bir modeldir 1908.


Bir başka model: Sky-Dweller. Bu model, 18 karat Everose altın versiyonunda sunulan yeni kadran renkleri ve Oysterflex bilezik seçeneğiyle güncellendi. Oysterflex bilezik, metal bileziklere sportif bir alternatif oluştururken, yüksek dayanıklılığı ve konforuyla dikkat çekiyor.


Rolex terminolojisine pek hâkim olmayanlar için Oysterflex, nikel-titanyum çekirdekli son derece rahat bir kauçuk saat bileziğidir. Kauçuk olmasından mütevellit koleksiyonerler bir 'kayış' olduğunu söyleseler de Rolex, ısrarla "Oysterflex bilezik" olarak kullanıyor. Ben de firmanın kullanımını tercih ediyorum.


GMT-Master II ve Cosmograph Daytona modelleri ise yeni kadran renkleri ve malzeme seçenekleriyle güncellendi. Özellikle GMT-Master II, iki yeni canlı renk kombinasyonundan biri olan yeşil-siyah bezelli olan dikkat çekti. Şahsım adına kaplan demiri kadranlı olan GMT-Master ||'nin de beni benden aldığını söyleyeyim. Turkuaz mavisi lake kadranıyla yeni Cosmograph Daytona'nın da göz alan modellerden olduğu söylenebilir.


Yeni Datejust 31 modeli ise hanımefendiler için bire bir. Bu model, 18 karat sarı altından mâmul. Pırlantalı, gölgeli kırmızı kadranı; pırlantalı bezeli ve President bilezik ile bence tam bir zerafet âbidesi.


Ve sıra kralın yeni gözdesinde...


"Rolex Land-Dweller: Yeni Bir Dönem Başlıyor" sloganıyla tanıttı marka bu modeli.


Bu model zaten lansman öncesi markanın elçisi eski tenisçı Roger Federer'in kolunda görülmüş, gizliliğe çok kıymet veren Rolex gibi bir firmanın bunu bir pazarlama stratejisi olarak kasıtlı yapmış olabileceği şeklinde yorumlanmış ve akıllara Patek Phippe'in Cubitus'ünü getirmişti. Çünkü Patek Phippe de aynı stratejiyi bu modelde takip etmişti.


Land-Dweller, Rolex'in "Dweller" serisine katılan en yeni model. 1970'lerin tasarım anlayışına göndermeler yapan bu model, entegre bileziği ve keskin hatlara sahip kasasıyla modern ve cesur bir görünüm sunuyor. Özellikle markanın 1969'da çıkardığı Oysterquartz modelinin köşeli tasarımından esinlenen Land-Dweller, 36 mm ve 40 mm çapında kasalara sahip olup, platin, Everose altın ve "Beyaz Rolesor" (çelik ve beyaz altın kombinasyonu) malzeme seçenekleriyle sunuluyor. Fiyat aralığı ise konfigüre seçeneklerine göre 13.300 ile 111.500 İsviçre Frangı arasında değişiyor.


Bu modelin en önemli yeniliklerinden biri, Rolex'in ilk kez 5 Hz frekansta çalışan Calibre 7135 mekanizmasını kullanması. Bu yüksek frekans, saatin hassasiyetini artırırken, yaklaşık 66 saatlik bir güç rezervi sunuyor. Mekanizmanın en dikkat çekici özelliği ise, enerji verimliliğini %30 artıran ve yedi patentle korunan Dynapulse adlı "ardışık dağıtım eşapmanı"na sahip olması. Ayrıca, femtosaniye lazerle işlenmiş seramik balans mili ve geliştirilmiş Paraflex şok emici sistemi gibi ileri teknolojiler de bu modelde yer alıyor.


Kısaca teknik özellikler açısından Rolex saatçiliğinin eşsiz ürünlerinden biri. Alacak kadar parası ve zevki olup satın alacaklara şimdiden hayırlı olsun.


Rolex'in yeni saati: Land-Dweller


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page